Stres ve Performans İlişkisi

By on 3 Ekim 2012

Prof. Dr. Turgay BİÇER, müsabık sporcuların baş etmek zorunda oldukları “Stres” konusunu kaleme aldı. Stresin performansa olan etkileri, stres ile baş etmenin ve hatta stres ile beslenmeyi öğrenmenin şartları hakkında öğretici bir çalışma.

STRES PERFORMANSI NASIL ETKİLER

Sporcuların, ideal performanslarını sahaya yansıtmalarının önündeki en büyük engel ve tuzaklardan birisi, strestir. Stres, kısaca, sporcunun fiziksel ve psikolojik olarak aşırı yük altında kalması ve bu yüklerle baş edemeyeceği bir durumda olmasıdır.

Gerçekçi olmayan her türlü beklentiler, sporcunun kendi kapasitesinin üstünde efora zorlanması, seyir baskısı, kötü hava koşulları, ilişkilerdeki tutarsızlıklar, normal gündelik hayatın endişeleri, antrenmanlarda aşırı yüklenme, sürekli maç oynamak, sporcunun gelecekle ilgili beklentileri, doğru ve yeterli beslenememek ve dinlenememek, sporcularda stres oluşturan başlıca nedenler olarak sayılabilir.

Stres belirli düzeylerde tolere edilebilmesine rağmen aşırı stres altında kalan sporcu, sahip olduğu yetenekleri sergilemekte zorlanır. Rahat hareket edemez, kolay yaptığı işleri yapamaz, sporcunun öz güveni kaybolur, öz saygısı zedelenir, kendini değersiz hissetmeye başlar ve yaptığı işten zevk alamaz hale gelir.

Stres her zaman olumsuz ve kötü değildir. Belirli oranlarda stres, sporcunun kendini motive etmesi, değişim ve gelişim için büyük çaba harcaması, kendini yenilemesi için önemli ve gereklidir de.

Çok fazla stres kadar az yani yetersiz streste sporcu için zararlıdır. Hiç stresin olmaması, sporcuyu hareketsizliğe ve durumları kabullenmeye iter.

Sporun doğasındaki zorlanmalar ve mücadelerden dolayı sporcu belirli stres altında olması, stres yaratan faktörleri tanıması ve oluşacak stres unsurlarına karşı hazırlıklı olmaları; özel çalışmalarla bu stres faktörlerini kontrol altına almaları gerekmektedir.

Bir gerçek var ki, zor koşullarda ve durumlarda en yetenekli sporcuların bile zorlanacağı ve yetersiz kalabileceğidir. Özelliklede sporcu teknik, fizik ve psikolojik becerilerinde birinde veya birkaçında eksiklikler yaşıyorsa zorlanma oranı o oranda da yüksek olacaktır.

İşler kolayken veya işler yolundayken performans göstermek kolaydır. Önemli olan zor anlara, zor koşullara ve zor durumlara sporcuların özel eğitimlerden geçerek hazırlanmasıdır.

Her sporcu için stres faktörleri aynı değildir. Bir sporcu önemli bir derbi maçında sakin ve soğukkanlı davranabiliyorken başka bir sporcu böyle maçlarda aşırı bir gerginlik ve endişe yaşayabilir. Başka bir sporcu, kendi saha ve seyircisinin önünde çok rahat bir maç oynayabilirken, diğer bir sporcu kendi saha ve seyircisi önünde kaygı, endişe ve baskılardan dolayı performansını yeterli ölçüde oyuna yansıtamaz. Bir diğer sporcu özel problemlerini yarışmaya veya maça yansıtmaz, kendini her koşulda yarışma ve maçlara hazırlayabilirken, diğer bir sporcu ise en küçük bir moral bozukluğu içinde olduğu zaman iyi bir yarış veya maç çıkaramaz. Dolayısıyla stres faktörleri de değişken ve sporcuya özgüdür.

Antrenmanlar çoğunlukla stresin olmadığı ve stres faktörlerinin az olduğu durumlarda yapılmaktadır ve gerçek yarışma veya maç koşullarından uzaktır. Çok zaman sporcular antrenmanlarda gösterdikleri performansları yarışma ve maçlarda gösteremez. Yarışma ve maç öncesi çok büyük gerilim ve stres yaşarlar. Hatta çok zaman yarışma koşulları sporcu için adeta bir travma halini alabilir ve yeteneklerinin çoğunu sahaya veya yarışmalara yansıtamaz. Bu durum, her yaşta ve her branşta sporcular için adeta bir kabus ve önlenmesi, başa çıkılması gereken bir durumdur.

Yapılan araştırmalar sporcuların stres altında değişik korku durumları yaşadıklarını göstermektedir. Bu korkular sporcuların sporcunun performansını engelleyen önemli unsurlardır ve dikkate alınması gerekir.

Sporcular için kabus olan ve onları strese sokarak performanslarına ket vuran korkuları spor bilimciler üç ana grupta toplarlar. Bu korkular:

1-Kaybetme korkusu: Maç ve yarışmalarda başarısızlık duygusu sporcuları en çok etkileyen korku ve endişe durumudur. Kaybetme korkusu sporcunun başında demoklesin kılıcı gibi asılıdır. Özellikle kazanma odaklı kültürde kazanma yüceltildiği, kaybetmenin ise aşağılandığı, olağan bir durum kabul edilmediği durumlarda sporcular kaybetme korkusunu yoğunlukla yaşamaktadır. Kazanmanın yüceltildiği ve kaybetmenin bir durum olarak kabul edilmeyip aşağılandığı bir kültürde sporcular bu durumda kendilerini değerli önemli, anlamlı görmemekte ve bir değersizlik ve hiçlik duyguları yaşamalarına neden olmaktadır. Maç ve yarışmalar kaybedildiğinde seyircilerin, yöneticilerin ve antrenörlerin aşırı tepkileri de sporcuların bu duyguları sık yaşamalarına neden olmaktadır. Bu durumda sporcu, kendini bırakır ve geri çekilir. Stresin altında ezilir. Fiziksel ve zihinsel olarak acı ve yetersizlik duygusuyla boğuşur.

 

2-Yetersiz kalma ve kontrolü kaybetme korkusu: Sporcu teknik, ve psikolojik beceriler açısından yetersizlik durumu içinde ise kendinden beklenenleri veya kendisinin yapması gerekenleri yapamama durumu içerisinde olacaktır. Sporcunun kendini yarışmalara ve maça iyi hazırlayamaması da bu duyguyu yaşamasına neden olabilir. Kendini yetersiz ve eksik gören sporcu kontrolü eline alamaz ve kontrolü kaybeder. Bu durumda sporcu rakibini yüceltmeye veya kendini aşağılamaya gidebilir. Ya aşırı gerginlik içinde olarak saldırgan bir turum sergiler veya yarışı veya maçı tamamen bırakarak bir teslimiyet durumu gösterir.

3-Kazanma korkusu: Birçok sporcu farkına varmasa da bazı sporcular bilinçdışı olarak kazanmak istemez. Bilerek veya bilmeyerek sporcu kendine ket vurur ve gerçek performansını sergilemez. Çeşitli bahanelerle bir eksiklik duygusu içine girer. Kendini pekte abartıldığı kadar olmadığı konusunda başkalarını inandırmaya ve çalışır. Başkaları kendisini yeterli ve olağanüstü görse dahi o kendisin aynı kategoriye koymaz ve koymak istemez.

Bunun nedeni ise çeşitlidir. Çok zaman önde olmak, başka sorumlulukları da getirir. Önde olmak, hedef olmak, daha başka beklentileri, ve sorumlulukları getireceğinden sporcu bu ek yükü kaldıramayacağı korkusu ile kendini korumaya alır ve istenilen performansı sergilemekte gönülsüz davranır.

Önde olmanın ve sürekli yüksek performans beklentisi aynı zamanda sporcunun kamuoyunda çok sık tartışılması, en küçük bir hata veya maç veya yarışma kaybında çok eleştirilmesinin yanı sıra sporcunun normal yaşamını sürdürememesi, kamuoyunun ideal sporcu beklentileri de bu duygunun yaşanmasına neden olur.

Stres doğal ve olması gereken bir durumdur. Sporun günümüzde oynadığı rol ve şimdiki geldiği durumları göz önüne alarak stres artık yenilmesi gereken bir durum değil, uyum sağlanması gereken, hatta sporcuyu geliştiren, büyüten ve yücelten bir durum olarak algılanmalıdır. Stres ne kadar büyükse sporcunun başarısı da o kadar artacaktır. Stresten kaçmak çözüm değildir. Önemli olan stres kaynaklarını iyi bilmek, ve bunlarla baş etmeyi öğrenerek psikolojik becerileri geliştirmektir. Sporcu her türlü stresle baş etmeyi, zor anlarda ayakta kalabilmeyi, zor anları yönlendirebilmeyi ve zorlukları kolaylıklara dönüştürebilmeyi çalışarak ve kendilerini geliştirerek öğrenmelidirler. Unutulmamalıdır ki; bu konuda spor psikologları ve mentorlar sporcuların en büyük yardımcılarıdır.

Prof. Dr. Turgay Biçer

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir