Kalite Mi, Kantite Mi?
Nasihatten çok model olmak gerekir!
Bu cümle çok hoşuma gider. Satırlar dolusu lafın yerine geçer. Konumuz eğitimin kalitesi ise yazının sonunda söylenecek birkaç özlü söz daha var demektir.
Zeka nedir?
Zeka;en kısa tanımı ile içinde bulunduğu ortama adapte olabilme yani uyum yeteneğidir. Buna göre; her çocuk büyüdüğü ortamın hemen hemen tüm değerlerini model alabilir diyebiliriz. Her çocuk potansiyel zekası ile birlikte dünyaya gelir. Özel insanları hariç tutmak şartı ile her çocuk büyüdüğü ortamın tekrarıdır desek yanılmış olmayız.
Eğitim nedir?
Eğitim; en kısa tanımı ile çocukların davranışlarında kalıcı değişiklikler meydana getirme sürecidir.
Uzmanlar bir çocuğun 3 yaşına kadar karakteristik özelliklerinin geliştiğini, en önemli dönemin de bu ilk üç yıl olduğunu söylüyorlar. Yani 3 yaşına kadar çocuğa bebek muamelesi yaparken, nasıl olsa anlamaz diye ona karşı davranışlarımızda tutarsız davranırsak çocuğun ileriki yaşlarında karakter bozukluğu görebiliriz demeye çalışıyorlar. Suç, ceza, ödül, davranış bütünlüğü, sorumluluk anlayışı, dedikodu, yalan, disiplin, istikrar vb. sayabileceğimiz tüm olguları olması gerektiği gibi yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Yüzücü olmak başka, sporcu olmak başkadır!
Gelişen toplumlarda eğitim yaşı oldukça aşağılara çekilmiş durumda. Çocuklar, temel eğitiminin haricinde sosyal aktivite olarak bir takım sanatsal veya sportif organizasyonlar ile çok küçük yaşlarda tanışabilmekteler. Hal böyle iken, çocuğunu yüzme öğrenmesi için tanınmış, büyük bir yüzme kulübüne gönderdiği halde süreçten memnun kalmayan bir çok ebeveyn var. Peki bu nasıl oluyor? Daha doğrusu neden böyle oluyor?
Öncelikle “büyük kulüp” kavramının görece olarak anlam değerinden bahsedelim. Sade bir vatandaş için büyük kulüp; kazandığı madalya sayısı ile tanımlanırken, sporun içinden gelen biri için ise büyük kulüp, spora kazandırdığı insan sayısı ile tanımlanır.
Büyük kulüplerde sporcu sayısı ve kurumsal kazanım baz alınırken, küçük kulüplerde birey daha ön plandadır. Yani tüm sporcular büyük kulübün hedefleri için çalışırken, küçük kulüplerde aksine, kulüp her bir birey için ayrı ayrı mesai harcamaktadır.
Hal böyle olunca; büyük kulüplerin eğitmenleri sporcuya model olma amacını pek gütmez. Onlar için varsa yoksa rakip kulüplere karşı üstünlük elde edebilecek sportif başarıdır. Başarıya giden yolda her şey mübah olduğuna göre, bir eğitmenin öğrencisine bazen kötü örnek olması mümkündür!
İş böyle olunca bazı kulüplerde “yüzücü, futbolcu, atlet, tenisçi…. yetişir”, bazı kulüplerde ise “sporcu” yetişir!
Kalite;
Kalite, bir ürün ya da hizmetin belirlenen ihtiyaçları karşılama kabiliyetine dayanan özelliklerin toplamıdır.
Kantite;
Miktar, sayı demektir.
Sporda en çok sorulan soru: Kalite mi, kantite mi?
Cevabı bir örnek ile verelim:
Her biri 10 milyon nüfüsa sahip olan iki ülke düşünün. A Ülkesi ve B Ülkesi.
A Ülkesinde 1 milyon adet lisanslı sporcu var.
B Ülkesinde 3 milyon adet lisanslı sporcu var.
1 milyon sporcusu olan bir ülke, 3 milyon sporcusu olan ülkeye karşı uluslararası müsabakalarda her branşta üstünlük sağlıyorsa, aşağıdaki önerme doğrudur;
A Ülkesi “kaliteye”, B Ülkesi ise “kantiteye” önem vermiştir.
Soru:
Ülkemizde lisanslı sporcu sayısının çok fazla olması ile övünen büyüklerimiz, bu beklentileri yüzünden kaliteden ödün verildiğinin farkındalar mı acaba?
Bilmem kaç tane Avrupa ülkesinin toplam nüfüsundan daha fazla nüfusa sahip olan Türkiye neden sporda her zaman son sıralarda yer almaktadır?
Cevap:
– Sporcunun sadece spor sahasında yetişeceğini, her şeyin antrenmandan ibaret olduğunu zannediyorsak,
– Sporcunun okul, aile, sosyal çevre, ekonomi, gelecek vb. gerçeklerini görmezden geliyorsak,
– Spora siyaseti bulaştırıyorsak,
– Hasbel kader başarılı olmuş sporcular üzerinden nemalanıp güç gösterisi yaparken, başarısız olan faaliyetleri görmezden geliyorsak,
– Günü kurtarma politikaları güdüyorsak,
– Amatör branşlara ilgi göstermeyip, sırf para getirdiği için profesyonel branşlarla yatıp kalkıyorsak,
– Şike, kavga gibi olguları hayatımızın rutini haline getirmişsek,
– Sporcuya gelecek garantisi sağlayamıyorsak,
Biz değil sporda çağ atlamak, ip bile atlayamayız!
Serkan Özkeskin
0 comments